korku ve kaygı bozukluğu

korku ve kaygı bozukluğu

Korku ve Kaygı Bozukluğu

 

Korku ve kaygılar gelişimin bir parçasıdır. Çoğunlukla bu duyguyu yaşayanlar ve çevresindeki bireyler için tatsız bir durum gibi algılansa da, aslında bireyin güçlenmesine yardımcı olur. Özellikle çocuklar kaygı ve korku yaratan durumlarla baş ederek yaşamda karşılarına çıkabilecek güçlüklerle baş etmekle ilgili deneyimler kazanırlar. Hiç bir şeyden korkmamak aslında riskli de bir durumdur. Bir çocuğun uyum becerisinin gelişebilmesi için kaygı ve korkuları dönemleri içerisinde yaşamış olması beklenir. Bazı durumlarda da çocuklarda tedirginlik ve destek arayışı gözlemlenebilir. Genellikle bu tablo, durumun değişmesi ve çocuğun güvendiği bir bireyle yakınlaşması ile son bulur.

Bu durumların yarattığı duyguların yönetilmesinde ebeveynlere büyük iş düşmektedir.

22.12.2023 29

Kaygı Bozukluğu Olan Çocuğa Nasıl Davranmalı?

Çocuğunuzun kaygısını ve korkusunu da ifade etmesine izin verin. Dinlediğini ve anlaşıldığını hissetmesi rahatlamasını sağlayacaktır. Korkuyu ve onun duygularını küçümseyici cümleler kurmayın. Korku yaratan durum ve nesneden uzak durmak kalıcı bir çözüm değildir. Ona destek olarak cesaretlendirme ve olumlu model olma yöntemine gidilmelidir.

Çocuklarda neden-sonuç bağlantısının kurulmaya başlandığı 9 ay sonrasından özellikle 2 yaşına kadar süren yoğun bir bağımlı olma dönemi yaşanır. Bu dönemde korku ve kaygı hali gözlenebilir.

Her anne-baba çocuğuna kaygılarını anladığını, bu kaygıların zamanla geçeceğini ve okulda öğrendiklerinin kendileri için de önemli olduğunu vurgulamalıdır. Ayrıca uzun vedalaşmalardan, kişisel kaygıların yansıtılmasından kaçınılmalıdır. Ev içinde de çocuğun anne-babaya bağımlı olması azaltılmaya çalışılmalı, kendi başına bulduğu uğraşlar konusunda destek olunmalı, tek başına da oynayabileceği oyuncaklar ve oyunlar alınmalıdır. Ebevyenler, okul başlamadan önce okul alışverişini çocukla birlikte yapmalıdır. Anne-baba dikkatli olmalı ve bu dönem içinde olabilecek bütün sorunlardan yayınlar vasıtasıyla haberdar olmalıdır. Çünkü problemi çabuk fark etmek ve doğru müdahale etmek, çözümü de çabuk getirmektedir.

Bu dönemde öğretmenlerin duyarlı olması gerekmektedir. Öğretileni yapamıyor olmasının çocukta kaygı uyandıracağı unutulmamalı ve öncelikli olarak öğretmen kaygısı taşınmamalıdır. Önce çocuğun sıkıntısının ne olduğu sorulmalı ve bu konuda yardım edebileceği anlatılmalıdır. Katı tutum, bu sorunları artırmaktadır. Öğretmen, çocuğa okula gelmesi gerektiğini ve onun öğrenmesini önemsediğini anlatmalıdır.

Okul korkusu, anaokuluna başlanan 3-5 yaş döneminde yoğun yaşanabilmektedir. İlkokula başlangıç, yine bu korkunun görüldüğü ikinci dönemdir. Daha yüksek sınıflarda, 12-14 yaş döneminde de ortaya çıkabilmektedir.

Çocuğun okul döneminde uyum ve okul başarısını etkileyen kaygı ve korkularının anne ile çocuk ilişkisinin anlaşılarak çözülebileceğini unutmamak gerekir. Dikkat, hareketlilik ve davranış sorunları, sınav kaygısının yüksek, arkadaş ilişkilerinde sorun çözme becerilerinin ise düşük olduğu gözlenmektedir.

Çocuğa hiçbir zaman kaygı ve korkularından dolayı kızılmamalı, çocuk dışlanmamalı, cezalandırılmamalı ya da çocukla dalga geçilmemelidir. Bu kaygı ve korkuların çocuğun elinde olmadan yaşadığı durumlar olduğu bilinmelidir. Çocuklar sıklıkla kaygı ve korkularını dile getirmek konusunda gönülsüz davranırlar. Çocuğun kaygı ve korkuları anlayışla karşılanmalı, bu tür korkuları olan tek çocuğun o olmadığı, diğer çocukların da bu tür kaygı ve korkuları olabildiği söylenerek çocuk ve aile rahatlatılmalıdır.Anneden ayrılmak istemezler, uyku sorunları yaşanabilir ve yabancılara yakın olmaktan hoşlanmazlar. 3 yaş sonrası yuva deneyimi ile birlikte dış dünyayı tanıyan çocukta tanımlanamayan korkular üretme sıkça görülür. Hayali kötü kahramanlarla sıkça karşılaşılan 6 yaş sonrasında soyut düşünmeye başlaması ile yaşama ait gerçek korkuları anlamaya başlar. Ölüm kavramı bu dönemde sıkça düşünülen bir konudur. Savaşlar, parasız kalmak, anne-babasını kaybetmek onun için yaşamını tehdit eden gerçek unsurlardır. Okul döneminde sağlıklı anne-çocuk ilişkisinin kurulduğu durumlarda çocuğun kaygı ve korkularının onun gelişimini olumsuz etkilemediği görülmektedir.